Yûnus’un Nasihatler Risalesi’nden
- Enes
- 4 Şub 2020
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 21 Kas 2023
Yûnus Emre, Risaletü’n-Nushiyye adlı mesnevisinde sâlike öğütler sunar. Meseleyi Âdem(as)’ın yaratılışı ile başlatır ve hikmet dolu bir serüvene doğru yola çıkartır okuyucuyu. Hz. Âdem'in yaratılışı tasavvufî gelenekte (ontolojik-teolojik-epistemolojik olarak) çok mühim bir yere sahiptir. Mesnevinin tamamını okumanızı tavsiye ettikten sonra gelin birkaç beyti birlikte zevk edelim.
Pâdişahun hikmeti gör neyledi
Od u su toprag u yile söyledi
Pâdişâh'ın (Allah) hikmetini gör ki ne yaptı. Ateşe, suya, toprağa ve yele emir buyurdu. Dört elementin (anâsır-ı erbaa) bir araya gelmesi sonucu cisim yaratılıyor. Daha sonra bu cisme cân/ruh da dahil olunca beden hayat buluyor. Hazret, burada Hz. Âdem'in yaratılışının cismî boyutunu açıklıyor. Önce toprak ve suyun birleştirilmesi sonucu cisim ortaya çıkacak ve bu cisme Âdem ismi verilecek. Tam bu sırada, hava gelip Hz. Âdem'in cismini harekete geçirecek, ona hareket verecekti. Hemen ardından ateş gelip Hz. Âdem'in cisminin bileşimini yandıracak, kızdıracak ve cânın/ruhun girmesine müsebbip olacak. Tüm bu cismi meydana getiren merhalelerden sonra nihayet ruhun bedene üflenmesi vuku bulur ve bu Hz. Âdem'e (Yûnus'un güzel değişiyle) dermân olur. Beden/cisim dert midir yoksa?

(Gazâlî, Kimya-yı Saadet adlı meşhur eserinde bedenin ruhun emrinde memur olması gerektiğini, bunun için yaratıldığını söyler. Bedeni, hacca giden hacının devesine benzetir. Cân/ruh/kalp hacıdır. Hacı, devesini sadece onu hacca ulaştıracak kadar beslemeli. Deveyle bu zaruriyetten daha fazla meşgul olmak istikamette gecikmek demektir. Cisim böylesine bir dert, çaba, mücadele ise, başka bir şiirinde de ''Ölür ise ten ölür canlar ölesi değil'' diyen Yûnus'un belirttiği gibi cânın onu şereflendirmesi onun dert mizacına dermandır. Sonuçta ruhu olmayan cisim cesettir.)
Yûnus, daha sonra beş beyitle bu beş etmenin Âdem'e/insana getirdiklerinden bahseder:
Topragıla bile geldi dört sıfât
Sabr u eyü hû tevekkül mekremet
Toprakla beraber insana dört sıfat geldi: Sabır, iyi huy, tevekkül ve cömertlik.
Suyıla geldi bile dört dürlü hâl
Ol safâdur hem sehâ lutf u visâl
Su ile de dört çeşit hal geldi: Kalp huzuru, eli açıklık/cömertlik, lütuf/iyilik, visal/kavuşmak.
Yel ile geldi bile bil dört heves
Ol durur kizb ü riyâ tîzlik nefes
Havayla beraber dört türlü heves/hevâ geldi: yalan ev ikiyüzlülük, acelecilik ve nefs.
Odıla geldi bile dört dürlü dad
Şehvet ü kibr ü tama' birle hased
Ateşle beraber de dört türlü tat/haz geldi: Şehvet, kibir, kendini beğenme, haset.
Cânıla geldi bile uş dört hisâl
İzzet ü vahdet hayâ âdâb-ı hâl
Son olarak canla beraber dört huy geldi: Büyüklük ve birlik, utanma, halin edepleri.
Tüm bu unsurların insanı istila etmek için çabalar durur. Her birinin orduları vardır; birbirleriyle savaşır durur. Beş unsurla beraber insana toplam yirmi türlü hal gelir. Fakat bunlar birbirlerine eş değerde değildir. Cânın orduları ateşin ordularına nazaran daha fazla ve daha nizamîdir mesela. Zaten yirmi huyun on ikisi güzel huylardır. Allah'ın Rahman isminin kuşatıcılığını ve rahmetinin gazabını aştığını hatırlayacak olursak bu unsurlardan güzel olanların neden daha ağır bastığını daha iyi anlayabiliriz.
Comments