top of page

Zafer deÄŸil; sefer…

 

Aslında bu kısacık cümlenin omuzlarına gayemizi, umudumuzu ve düsturumuzu yükleyebiliriz. Fakat madem baÅŸladık söze, nihayete erdirelim o vakit. Allah utandırmasın.

 

Evet, zafer deÄŸil sefer… Çok kiÅŸi söylemiÅŸtir halife insanı yola koyan, yolu tamama erdirmek için mesuliyet yüklemeyen bu merhametli cümleyi. Bunlardan ilk akla gelen cesur bir karıncadır: Hz.Ä°brahim’in ateÅŸine bir katre suyla koÅŸan, koÅŸtukça yanacak, yandıkça var olacak olan Hz.karınca. Bir damlayla söner mi hiç zulmün vahÅŸi ve çılgın ateÅŸi? Oysa mesele hiçbir zaman Ä°brahim(as)’in ateÅŸini söndürmek olmamıştı. Zira bostan olacaksa ateÅŸ, kim neyi söndürsün? Fakat mesele bir katreyi kucaklayıp bu yola gark olmaktı. 

​

Hakikatın manasını Bosna’dan Buhara’ya kadar damla damla zerk eden, irfanî geleneÄŸin öncüleri olan Yûnus’lar, Mevlânâ’lar, Mısrî’ler, Itrî’ler, arifler ve alimler ve hakimler de hep, bu sefer minvalinde iÅŸlemiÅŸtir kalplerindeki cevherleri medeniyetimizin kalbine.

​

Uzunca bir süredir, kendisine benzemeyeni barbar ilan eden bir modern paradigmanın prangalarına baÄŸlı olarak maÄŸaralarımızdaki gölgelerimizi soruÅŸturuyoruz. Bir o yana bir bu yana bağırıp kavgalar koparıyoruz. Zincirlerini kopartıp ‘’kendisi için tayin edilmiÅŸ’’ bu baÄŸlamın dışına çıkarak, hakikate tahakküm edenlerden deÄŸil, hakikate er olanlardan olmayı niyaz edenlerdeniz. 

 

Muhabbetimiz, zaferine hasret olduÄŸumuz, seferimizdedir; zafer ise Hak’tandır (hoÅŸ ‘’peki sefer de Allah’tan deÄŸil midir?’’ derseniz siz de haklısınız). Yolun Sahibi ile beraber yolda olmaktır amacımız, yola can koymaktır muradımız vesselam.

  • X
  • Instagram
bottom of page