top of page
  • Yazarın fotoÄŸrafıEnes

Ölümde Hayat Vardır

Güncelleme tarihi: 23 Kas 2023

İnsanı en güzel terbiye eden mefhum ölümdür diyebiliriz. Öleceğinin bilincinde olan bir insanın davranışları ve bu bilinçte olmayan birisinin davranışları aynı olamaz. Bu her türlü inanç ve düşünce yapısı için böyledir. Biz, bunu ahiret inancı bağlamında ele almaya çalışalım.


Ahiret inancı olan birisinin attığı adımları düzenler ölüm. Bilir ki, ölüm bir son değil; başlangıçtır. Bu başlangıç da çetin bir hesaba gebedir. Hal böyle iken her dilediğimizi yapamayız. Çünkü biliriz ki sırf keyif için dalından kopardığımız papatyanın hesabı sorulacaktır. Bu dikkatin idrakine belki de en güzel şekilde Umre-Hac vazifemizde rastlarız.


İhrama giriyoruz ve artık irademizi teslim ediyoruz: ''Bu beden benim değil, bastığım toprak ve incittiğim dal benim değil ve hatta kopardığım kirpik dahi benim değil. Ben bana malik değilken eşyaya nasıl malik olabilirim? Ben bana malik değilsem demek ki bana Mâlik olan Zât, her şeye maliktir. O halde incitmemeliyim, kırmamalıyım, üzmemeliyim ve zulmetmemeliyim...'' Biliyorsunuz umre-hac için ihrama girdikten sonra birçok helal olan şey yasak olur ihramdan çıkana kadar. Kasti olarak bir dalı ve hatta tırnağınızın kenarındaki ince et parçasını kopartamazsınız. Kopardığınız anda sadaka vermeniz gerekir. İşte ihramlıyken edindiğimiz bu ulvî bilinci bize ölüm de hatırlatıyor.


Ölüm bir dost olabilir. Nasıl öldüğümüze bağlı öyle, değil mi? Ruh, ahirete ve beden dünyaya bakar diye kabaca bir ayrım yapalım. Ruh, ne kadar dünyaya ve bedene bağlanırsa ayrılması da o kadar çetin olur. Çok güçlü bir yapıştırıcı ile yapıştırılmış bir maddeyi ayırdığımızı düşünelim. Söke söke ayrılır öyle, değil mi? İşte, ruh da dünyaya ne kadar yapışırsa ayrılması o kadar zor olur. Dikenli bir telden ipek bir şalı yolarak çeker gibi çekilir ruh.


Ölüm bize ruhu maddeye çok yapıştırmamayı öğretir. İnsanın nefs-i emmaresi sonsuz hazların peşinde olan sonlu bir şeydir. Dolayısıyla bu dünyadan muradımızı hiçbir zaman alamayacağız. Doruk noktası yoktur. Ölüm bizi iki şekilde karşılar: Birincisi, iyi olan kişilere ve dünyaya çok bağlanmamış, yapışmamış kimselere bir dost ve bir sevgili gibi gelir. Kucaklayarak götürür onu ahiretine. İkincisi ise kötü olanı karşılama şeklidir. İstemeyerek karşılar. Ölüm bile tiksinir bir zalimden. Kamçıları geçirir de çıkarır bedenden ruhu ki eli değmesin zalime.


Biz, ahirete inananlar, ölümü ahirete inanmayanlar gibi yorumlayamayız. Hayatımızın dışına atamayız. Korkunç ve unutulması gereken bir kavrammış gibi davranamayız. Ölüm, hayatımızın içinden çıkartacağımız korkunç bir kavram değil bir mürşittir, dosttur, ana yoldan bizi ayırabilecek dikenli patikaların önüne engel koyan bir rehberdir.

  • X
  • Instagram
bottom of page