top of page

Paradigma Prangası

  • Yazarın fotoğrafı: Enes
    Enes
  • 3 Nis 2020
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 11 Kas 2020

İnsan sahip olduklarıyla temaşa ederek düşünebilen, idraki mahdud bir varlık. Düşündüğümüz her şeyi dahil olduğumuz koşullar etrafında tasavvur ederiz. Bu birey için böyle olduğu kadar coğrafyalar ve medeniyetler için de böyledir. Modernizmin en büyük zulmü de tam olarak burada ortaya çıkıyor aslında: Kendi paradigmasını kültür, gelenek, etnisite, tarih... demeden bütün dünyaya cebren kabul ettirmek istemesi. Düşünmeyi beceremediğimiz şeyleri de düşünce melekemizin sınırları içine hapsederek anlamsızlaştırmaya çalışırız. Böylelikle zihnimize soğuk sular döküp sakinleştirdiğimizi düşünürüz. Buna bir örnek verelim. Bir sohbet üzerine adamın biri sormuş: ''Nuh'un gemisine onca hayvan nasıl sığdı?'' diye. ''Saçma sorunun mantıklı cevabı olmaz'' düsturuna uyalım biz. Fakat en azında sorunun sorulma amacındaki anlamsızlığı çözmeye çalışalım. Burada bir paradigma büzüşmesi var. Çünkü soruyu soran arkadaş Allah, Hz. Nuh, tufan ve gemi gibi kavramları kabul etmiş bir şekilde bu soruyu yöneltiyor. Tek derdi onca hayvanın gemiye nasıl sığdığı. Ha bu arada hayvanların kendi rızalarıyla gemiye geldiklerini de kabul etmiş olması lazım sanırım. Bunca şeyin kabul edilip böylesi bir teferruatın kafa karıştırması da hayret verici.

İnsanların ölümden sonra dirilmek, kabir, ahiret, cennet ve cehennem gibi meseleleri zihinlerinde evirip çevirip anlam veremeyip meşru/menfi olarak pes etmeleri de bu paradigmaların zincirlerinden kaynaklanır. Yukarıdaki arkadaşı tekrar hatırlayalım. Zihnî sınırlarının algılamakta aciz kaldığı bir mesele üzerine bir soru sormuştu. Bu tür soruların sorulması gayet normal. Zaten mucize dediğimiz şey de olağan olana bir perde aralanarak onun ötesinin (olağandışı) ortaya konulmasıdır. Soru normal olmakla beraber tepki anormal olabilir. Mesela bu gibi meseleleri kavrayamayan bir zihnin sırf kavrayamadığı için öfkeyle veya mizahla reddetmesi egoistçe değil midir?

İnsanlar bağlamsal algılarıyla kavrayamadığı şeylere meşru/menfi olarak pes ederler dedik. Bunu ölüm sonrası kavramlarıyla açıklamaya çalışalım. Kabir hayatını burada uzun uzadıya anlatmaya gerek yok. Veya tekrar dirilmeyi, mahşerde mizanın kurulmasını, cenneti, cehennemi... Dileyen açıp farklı kaynaklarda bunlar hakkında fazlasıyla bilgiye ulaşabilirler. Ancak bilgiye ulaşabilirler. İdrakine ulaşabilmek için tek bir yol var: bizzat yaşamak. Çünkü bu kavramların hiçbiri bu dünyada olduğu gibi beş duyu organıyla sınırlı olan yerler değil. Bugün birisi altıncı bir duyu organından bahsederse bunu ancak aklî olarak anlayabiliriz. Tecrübe edebilmek için o duyuya sahip olmamız gerekir. Bunu zamansızlık ve mekansızlık olarak da düşünebiliriz. Böyle bir şeyin tarifini bile yapamayız diye düşünüyorum. Yapabilecek olsak dahi zamansız bir mekanda bulunmadan zamansızlığın ne demek olduğunu idrak edemeyiz. Hele zaman, insanın algısında olan bir şey ise o zaman zamansız bir mekanda dahi bilinçli bir insanın var olması zamanın da var olması demek olabilir belki. Ama bakın bunu da ve bunların birçoğunu da bilemiyoruz. Bilememeyi kabul edemeyen insanın öfke veya mizahla ahireti ve dünyadaki hakikatleri reddetmesini menfî pes ediş olarak kavramlandıralım. (Evet bu bir pes ediştir, kaçıştır, korkaklıktır, baş edememezliktir... Dilerseler bunu ''ben her şeyi sorguluyorum'' diyerek meşrulaştırsınlar. Sorgulamanın kendisini sorgulamadığı zaman kendisiyle tezata düşecektir. Muhtemelen içine düştüğü tezatın da farkında olmayacaktır. Buyurunuz size cehl-i mürekkep bir prototip)

Ahiret ve dünyada anlayamadığımız birçok şeyi sırf anlayamadığımız için reddetme gafletine düşebiliriz. Oysa ikinci ve meşru bir seçenek daha vardır. Ahiret ve dünyaya dair hakikati elde edebilmek için okuyabildiğimiz kadar okur ve üzerine düşünürüz. Bir bilene sorarız belki. Ancak dünyanın paradigmasına bağlı bir şekilde düşünerek ahiretin paradigmasını kavrayabileceğini düşünmek insanın akıntıya karşı yüzmeye niyet etmesine benzer. İdrakin aczini bu gibi hususlarda kabul edebilmek bizim kârımızadır. Yoksa hakikat bizim idrakimizden bağımsız bir şekilde varlığını korur.


-Enes Damlayıcı

コメント


  • X
  • Instagram

© KatredenUmmana

bottom of page