top of page

Modernizmin Mürtedi Olmak

  • Yazarın fotoğrafı: Enes
    Enes
  • 9 Haz 2020
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 28 Kas 2023

Modernizm, 18. Yüzyıl başlarında ortaya çıkan Aydınlanma Düşüncesi bağlamında gelişmiş bir paradigmadır. Batı ‘uygarlığının’ evrimci-ilerlemeci gelişmesinin tek doğru model olduğunu savunan modeldir. Bu nedenle bu model diğer coğrafyalara da uygulanmalıdır. Yani Batı dışındaki ülkelere ‘uygarlık’ götürülmelidir. Bir an düşünelim: Bir coğrafyada, bir dönemde, belli başlı bir çevrenin kaleminden ortaya çıkan bir düşünce sistemi neden tartışılmaz bir doğru olsun? Yani modernizm neden ‘olması gereken’ olsun?


Bu soru tabulaştırılmıştır. Bu soruyu sormak modernizm dininin mürtedi olarak ilan edilmek için yeterli olmuştur. Bu soruyu soran gerici olarak damgalanır. Ancak sözde ilericilerin çoğu Aydınlanma Düşüncesini doğuran Rönesans faaliyetlerinin de bir nevi gericilik olduğunu bilmezler. Rönesans Ütopyasının aslında Antik Yunan'a açılan bir kapı olduğunu bilmezler. Bilselerdi 'gerici' ve 'tutucu' kavramlarının eş anlamlı olmadığını bilirlerdi. Modernistlerin bilmediği çok şey vardır. Sırf bunu dediğim için beni taşa tutacak insanlar vardır, buna eminim. Bu dert değil elbet. Bendenizin derdi bu çarpık düşüncenin genel-geçer kabul edilmiş olması ve eleştirilememesidir. O zaman bir kere daha soruyorum: Neden belli bir coğrafyada, belli bir dönemde, belli bir zümre tarafından oluşturulan fikirler manzumesi dünyanın tamamı tarafından kabul edilmek zorunda olsun?


Bu soru artık sıkça sorulmaya başlandı. Zira modernizmin maskesi her geçen gün biraz daha düşüyor. Çevre kirliliği, sınıfsal eşitsizlikler, nükleer silahların icadı, bürokratikleşmenin artması ve hayatın ruhunun kabzedilmiş olması bu soruyu sorduran yalnızca birkaç sebep. Sorular artacaktır. Bir zaman sonra, bugün kendisini modernist ve dolayısıyla 'ilerici' olarak ilan edenler muhafazakar bir tutumla kendi modern dinlerini müdafaa edecekler ve 'gerici' diye yaftalanan bu sefer onlar olacaktır. Bu bir tahminden öte tarihi bir yorumdur. Tarih boyunca bütün tutucu düşünceler bir zamanlar yeni ve ilerici olarak anılmıştır. Ancak insan üretimi olan profan düşüncelerin tamamı ruhunu ve cazibesini kaybeder. Kaybetmeye dayanamayanlar ve kabul etmek istemeyenler de tutucu bir tavır ile düşüncelerini eleştirmekten korkar ve onu muhafaza etmeye gayret eder. Modern insan eleştiri kürsüsüne tanrıları ve dinleri oturtmuş, yargılamış ve afaroz etmiştir. Eleştiri kürsüsüne artık kendisinin de oturmasının zamanı gelmedi mi? Bugün değilse ne zaman?


Bendeniz gericiliği ve ilericiliği saf suretiyle reddeden birisiyim. Hakikat hem geride hem ileridedir. Yeniye tapıp da geleneği yerle bir eden 'Hülagü ahlaklı' insanlardan olamam. Kalıbını insanın döktüğü tüm fani düşünce paradigmalarında olduğu gibi modernizmin de elbet sonu gelecektir. İşte tam burada aklıma İbrahim Halilullah (as)'ın sözü gelir: ''Ben batanları sevmem''

Comentários


  • X
  • Instagram

© KatredenUmmana

bottom of page