Geçen gün ABD'de bir siyahi vatandaş polis zulmüne maruz kalarak can verdi maalesef. Bugün ABD'de büyük çaplı karışıklıkların yaşandığını görüyoruz. Tüm bu karışıklıklar bir insanın (burada elbette bir insan hayatını küçümsemiyorum) ölümüyle başladı. Bazen bazı durumlara ihtimal vermeyiz. Mesela nasıl olur da Orta Doğu'ya kan kusturan süper güç ABD sarsılabilir. Hep payidar kalacakmış gibi düşünüyoruz. Eminim zamanında Roma ve Pers İmparatorlukları için de aynısını düşünmüştü insanlar. Mümkün değil. Nasıl yıkılabilir? Görüyoruz ki oluyor. Çünkü 2020 yılı bize bunu göstermek için elinden geleni yaptı. Bütün yıl boyunca yaşanan doğal afetler, siyasi ve askeri mücadeleler ve malum virüs hadisesi bize şunu haykırdı diye düşünüyorum: Mülkün sahibi siz değilsiniz ve ne kadar da acizsiniz?!
Tevhide göre bir mazlumun ahı dünyayı titretmeye yeter. Mazlumun bedduasından sakınılır bu nedenle. Bütün Orta Doğu'nun ahı var Batı ''Uygarlığının'' omuzlarında. Bu ahın bedeli olmaz mı? Elbet olur. Belki George Floyd protestolarıyla değil. Belki nükleer bir kriz ile değil. Ancak olur ve elbet olacak. Efendim, Allah katında mazlumun değerini şöyle bir araştıralım. Dehşete kapılırız dehşete! Orta Doğu başta olmak üzere kan kusan bütün mazlumların ahının bedeli olacaktır.
Daha dün Belçika Kralı, kan emici dedesi Leopold'un Kongo Kongresi sonrası Kongo ve civarındaki terör faaliyetlerinden dolayı üzün olduğunu belirtti. Daha dün! Onlarca yıl sonra yani! ''Üzgünüz'' dedi yalnızca. Özür dahi dilemedi. Bakınız şu bir kaidedir: Firavunlar ne üzülür ne özür diler. Çekirge gelir başlarına ''Ey Musa Rabbine dua et'' derler. Kana döner içtikleri su ''Ey Musa Rabbine dua et'' derler. Ne Firavunlar bitti ne de onların riyakar tavırları. Devir farklı; firavunlar aynı. Allah, hikaye anlatmaz. Firavuna, Karuna, Bel'ama lanetler okuyup yolumuza devam edelim diye mi anlatıldı bunca kıssa? Firavun da Karun da Bel'am da yaşıyor. Etrafımıza bakalım efendim. Ruhumuzda bir Musa dirilişi uyandıralım. Zalime ve zulme karşı, devrin tüm sihirbaz ve illüzyonistlerine karşı dimdik duralım. Mazluma vah vah edip zalime cıks cıks etmekle olmaz bu iş. Bakınız yükümlü olduğumuzun 5 kaidesi.
Bütün mazlumların ahının bedeli olacaktır. Neden hala olmuyor diye soruyoruz? Acele mi var? Allah, elemli bir gün için kafire mühlet verir de kafir kurtuldu zanneder. Yaptığı zulüm yanına kâr kaldı zanneder. Zannededursun. Zalimin zulmü yanına tek bir şekilde kâr kalır: Melîk olan Allah'ın mülkünden kaçarsa ancak. Mümkün müdür? Hâşâ ve kellâ. El-Melîk'in mülkünden kaçış yok. El-Adl'in adaletinden kaçış yok. El-Kahhâr'ın kahrından kaçış yok...
Allah sebeplere muhtaç değildir. Biz aklımızda kuralım Zulüm imparatorlukları şöyle yıkılır böyle yıkılır diye. Allah dilerse bir virüs yollar da yıkar. Dilerse çekirge yollar da yıkar. Dilerse göktaşı, dilerse kıyamet... Bu nedenle her zaman bir ihtimal daha var. Ye'se düşmemek ve umutvar olmak için her zaman bir ihtimal daha var. Hak için mücadele edip zalime karşı dimdik durmak için her zaman bir ihtimal daha var. İhtimaller bizim sebeplere bağlı dar ufkumuzun ötesinde ve aklımıza hiç gelmeyecek ihtimaller olabilir. Yani kim derdi ki bir virüs çıkacak ve tüm dünyayı kabz haline alacak diye? Bir kez daha tekrar edelim: Bir ihtimal daha var.
