Bir eline gözyaşından kıl asâ
Bir eline derd odundan yak çerâğ
​
                                Niyâzi-i Mısrî
Dünya karanlıklarla dolu bir patikadır. Her zaman nereye gideceğimizi bilemeyebiliriz. Bize öncelikle bu karanlıkların içine gizlenmiş canavarlardan korunmak için bir asa gereklidir. Bir de karanlıkları aydınlatmak için bir meşale. Niyâzî-i Mısrî, gözyaşından yapılmış bir asa ve dert ateşinden yakılmış bir meşale teşbihi yapıyor. Gözyaşı bir çok şeyi ifade eder. Bir kişinin kalbinin narin ve olgun olması gözyaşına vesile olur. Tecrübelerle yoğrulan insanın hayatında gözyaşı çok olur. Gözü yaşlı olanın hayatı çetin bir süreçten geçmiş demektir. Dünyadaki insan, şeytan ve cin canavarlarıyla mücadele edebilmek için insana gerekli olan asa bu nedenle gözyaşından yapılmış bir asaya benzetilmiştir. Meşalenin ateşinin de dertten geldiğini söylüyor üstad. İnsan, dert ile yoğrulur. İnsan derdi kadar vardır. Dertsiz olan insan değildir demişler. Zulmün olduğu bir dünyada, bu zulmü ortadan kaldırmayı kendisine dert edinmiş bir insanın meşalesi yanar. Zulme karşı durmak için içinde tüten bu dert ne kadar büyükse ateşi de o kadar büyük olacaktır; ateşinin büyüklüğü de karanlıkları ne kadar aydınlattığını belirleyecektir.
